Marka Hikayemiz
İzmirli…
“İyi, Temiz, Gerçek Gıda” felsefesiyle yola çıkan hikayemiz; köylünün emeğini kazanca dönüştürmeye, doğayı korumaya, tüketiciyi temiz ve güvenilir gıdayla buluşturmaya ve en önemlisi tarım ve gelecek ile ilgili umutları yeşertmeye başladı..
Küçük üreticimizi ihracatçı haline getirmeyi hedefleyerek çıktığımız bu yolda; kadim kültürümüzdeki üretim modeline dönülmesini, bu sayede üreticinin ürününe katma değer kazandırmasını amaçladık.
Sürdürülebilir tarım politikasını halk ile buluşturan bu çabamız
“İzmirli” markamızla hayat buldu.
İzmirimizin dağlarında, meralarında beslenen yerli ırk koyun ve keçilerden elde ettiğimiz sütlerle eşi benzeri olmayan peynirler; sadece yerli yem bitkileri ile beslenen kuzulardan ve 6500 yıl önce bu topraklarda olduğu gibi günümüzde de yaygınlaşması için çabaladığımız mandalardan elde ettiğimiz et ürünlerimizle sofralara benzersiz bir tat, üreticimize de kazanç ve mutluluk getirdik. Nesli tükenmek üzere olan ata yadigarı bin yıllık Anadolu Buğdayımız taş değirmenlerde öğütülerek önce una, sonra besin değeri yüksek, lezzeti yoğun makarna ve ekmeklere dönüştü.
İzmir’in iklimi, doğası ve toprağına uygun politikalarla kırsaldaki üretimi desteklemekten, milyonlarca insanımızın sağlıklı ve ucuz gıdaya erişimini sağlamaktan çok mutlu, çok gururluyuz.
Eşi benzeri olmayan bir üretim hikayesi ve modeliyle tarladan sofraya ulaştırdığımız “İzmirli”nin lezzetiyle dünya markası haline geleceğine inanıyoruz.
Biliyoruz ki bu bereketli topraklarda hep çok daha iyisi mümkün!